Bizler… şurayı kaçırıyoruz. İbadetlerimizi tam yapma serbestiyetini elde ettikten sonra Müslümanların işi bitmiş olmuyor. Yok falan ülkede yerel yönetime gelen zihnen köleleşmiş bir Müslüman ibadetini kendi ofisinde alenen yapabiliyor, bakın ne kadar güzel. Eyvallah, bu çok güzel, tebrik edilir ancak meselemiz sadece bu mu? Bunu küçümsemiyorum, bunun örnek olması lazım tabiî olarak..! Ancak burada ki kadın erkek aynı safta namaz kılması gibi dinimize uygun olmayan ciddi bir yanlışın ıskalanmasının çok ciddi bir eksiklik olduğuna da dikkat çekmek istiyorum. İslâm, bir bütündür. Bu bütünü bugüne getiren ehli sünnet uleması/ana omurga kenara atılırsa ortada İslâm diye bir şey kalmaz. Dolayısıyla on dört asırlık kadim inanç sistemimize çok ama çok ÖZEN GÖSTERMELİ VE DÖRT ELLE SARILMALIYIZ..!
Bir de şuraya dikkat çekiyorum. Yeryüzünde Allah’ın kitabı, Efendimiz(asm) sünnetiyle yani şeriatı garrayla hüküm olmayıncaya kadar bunların hepsi yetersizdir. Müslüman MÜSLÜMAN olacak ve yeryüzüne hakim olacak, böyle olursa herkes için ancak ve ancak ADALET olur. Batılılar bunu çok iyi biliyor. Belirli yere kadar serbestlikler, kendi iktidarlarını korumak içindir başka bir şey için değil. Dünyanın her yerinde hala mazlumların ekserisi Müslümanlardır, bunu görmeyecek miyiz?
Çeçenistan’da Putinin piyonu bir Müslüman başa getirildi. İbadetlerini yapıyorlar, zikirlerini çekiyorlar, ohh ne güzel memleket mi diyeceğiz. Üzerinde yaşadığımız bu memlekette ezanlar okunuyor diye her şey tamam mı diyeceğiz? Söyleyin bana yeryüzünde en iyi hukuk sistemi olan İslâm Hukukuna göre yönetilen kaç ülke var? YOK..! Neden? Çünkü Müslümanlar… sahip oldukları dinlerinin hukuk sistemiyle dünyanın en iyi medeniyetlerini inşa ettiklerini unutmuşlar ve işin garibi bugün bu sistemle çok daha güzel bir yönetim oluşturmaya olan inançlarını da kaybetmişler, böyle bir dertleri, böyle bir hazırlıkları da yok maalesef..!
Evet, müsbet hareketle önce kendimizi ve sonra memleketimizi ve en nihayetinde cümle insanlığı ideal olan ŞERİAT YÖNETİMİNE HAZIRLAMALIYIZ..! Gerçi bu şeriattan da insanlar (daha doğrusu CAHİLLER..!) korkar oldu..! Ne hazin bir durum. Laboratuvar ortamlarda hazırlanan örgütler üzerinden oluşturulan şeriat algısının İslâm’ı temsil etmediğini bilmeyen ve bilmediğini de kabul etmeyen cahiller… işte bunlar herkes için ADALET olan şeriattan korkuyorlar…!
Sistemle anarşi çıkararak kavga edelim demiyorum ancak sistemin bize laiklik çerçevesinde sunduğu yetersiz ve arızalı alanlarıyla asıl mevzumuzdan uzaklaşmayalım diyorum. Şeriatı KENDİ HAYATIMIZA GETİRELİM diyorum. Müspet hareketle her dem DİRİ kalalım diyorum. Kendimizi HAKKA TESLİM EDERSEK, CÜMLE İNSANLIĞI HAKKA DAVET edebiliriz samimi bir şekilde, buraya dikkat çekiyorum. Memlekette Kemalizm’in KÖKÜNÜ KAZIYALIM diyorum. Sonra yeryüzündeki bütün ideolojilerin kökünü hak ve hakikatle kazıyalım. İnsanlara adil bir dünya da nefes almanın hakiki yolu olan İslâm Medeniyetini armağan edelim diyorum. Fena mı diyorum?
Gaye bu. Dert bu. Bu gayeye varıncaya kadar meşru ve müspet anlamda her şey buraya alet edilebilir. Ancak hiçbir alet/araç, bu yüce gayeye AMAÇ olmamalı, bu hassas denge çok iyi gözetilmelidir. Bu güzel memleketimde bilhassa Müslümanların artık gündemlerinde Asr-ı Saadet örnekliğinde günümüze hitap edecek bir İslam Yönetim anlayışı özlemi, ideali yok ya da çok az..! Niyesini yukarıda bir parça anlattık..!
İşin sadece ibadet boyutuyla bu işler olmaz. İbadetsiz ise HİÇ OLMAZ. Bir bütün şeklinde olur bu işler. Sezai Karakoç, İslam Medeniyetinin nasıl devre devre oluştuğunu Yitik Cennet kitabında anlatıyor..! Yitirdiğimiz bir cennet var bizim..! Minarelerde okunan ezan önemli, çok güzel ancak mevcut laik sistemle yönetimle yitirdiğimiz cenneti asla KURAMAYACAĞIMIZI DA BİLMEMİZ GEREK..!
Ya Rabbi! Bizlere… önce yitirdiğimiz bir cennet idrakini nasip et ve sonra bu CENNETİ RAZI OLACAĞIN YÖNTEMLERLE EN GÜZEL ŞEKİLDE YENİDEN KURABİLMEYİ NASİP ET..! NASİP ET..! NASİP ET ALLAH’IM..!
(Not: Bu yazı, 30 Mart Perşembe günü Ramazan ayında yazıldı.)