Categories: Serbest Yazılar

Bir Arap, iki Türk ve bir Kürt’ün Medeniyet Tasavvuru Yolculuğun’daki kavşak şehir: Kadim kent Van’a GÖNÜL SEYAHATLERİ…

Giriş nasıl olmalı diye düşünürken ani olarak farklı bir giriş yapmaya karar verdim, Van otogarı’nda; 3 Aralık Cumartesi 2022 tarihinin sabah 07:00 saatlerinde…

Bizler… modern dünyanın getirdiği her türlü bunalımı iliklerine kadar hissederek yaşayan meczuplarız abi…

İnsanların ekserisi bizi anlamıyor. Kendilerini normal bizleri ise anormal görüyorlar. Oysa derin bir medeniyet krizi yaşayan bizler… bu çağın içinde bu çağın rutinlerine teslim olarak yaşayanları ACINACAK BİR HALDE görüyoruz..! Süreci normal gören herkes, anormaldir..! Yine bu süreci anormal gören, olağanüstü bir kriz süreci olarak algılayan ve buna göre yaşayan herkes, NORMALDİR..!

Gördüğünüz gibi henüz seyahate gelmeden meselemiz üzerinden, bizler için yapılan bütün yanlış tanımlamaları ÇÖP ediyoruz..! Böylece müslüman mütefekkir Yusuf Kaplan’ın şu sözünü hayatlarımızla dikkate aldığımızı göstermiş oluyoruz: “İçinde yaşadığınız çağı tanıyamazsanız TANIMLANIRSINIZ.” İşte bütün bu seyahatlerle aslında şöyle de bir çaba gösteriyoruz: İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ ÇAĞI TANIMAK…

Şanlıurfa Belediyesinde Şube Müdürü olarak görev yapan ÇOK YÖNLÜ İsrafil Bahar ağabey, 1 Aralık Perşembe günü beni aradı. Cuma günü Van’da yapılacak olan Yusuf Kaplan hocamızın konferansına katılma fikrini sundu. Kararsızdım ama sevk-i ilahi evet dedirtti.

Akşam saat 22:30’da otobüse bindim Diyarbakır’a gitmek için. Gece 12:30’da otogardaydım. Yoldayken İsrafil ağabeyi aradım, Şanlıurfa’da aile hekimliği yapan kadim dostu Dr. Aziz Toprak ağabeyle yolda olduklarını söyledi. Onları aradığımda Diyarbakır’a 80 km vardı. Geldiklerinde söylediler. Ben aradığımda onlar Urfa merkezde mazot alıyorlarmış. Urfa-Diyarbakır arası 177 km. Saat 22:45-50 gibi Diyarbakır otogarının kapısındaydılar. Ağabeylerimiz ÇILGIN İNSANLAR… yılgın değiller.

Samsun’da Türkçe öğretmeni olarak rızkını temin eden Muharrem Kartancı ağabeyi unutmamalıyız. Kendisi her ne kadar farklı güzergahlardan seyahatimize katılsa da, birlikte karar alıp aynı menzile doğru yola çıktığımız için onu da bu seyahat yazısının baş aktörleri listesine dahil ediyoruz. Aslında buradaki en büyük fedakarlığı gösteren kişi Muharrem Kartancı ağabeydir diyebiliriz. Dr. Aziz ve İsrafil ağabeyler de: Kesinlikle haklısın kardeşim dediklerini bu satırları yazarken sanki duyuyor gibiyim…

İsrafil ağabey Perşembe akşam namazı vaktinde yeniden aradı. Muharrem Kartancı’yı arıyorum ayartmak için 20 dk sonra sende ara. Neyse müşteriler, namaz derken aradım Muharrem ağabeyi. İftar yapacaklarını ve iftardan sonra da kitap tahlili yapacaklarını söyledi. Hızlıca bir tezgah kurdum. İsrafil ağabey aradıktan sonra biletlere baktığını ancak yer bulamadığını söyledi. Tezgaha hemen dahil ettim ağabeyi. Farklı yollar üzerine düşündük ve Samsun-Erzurum’a otobüs bileti aldırdık Muharrem ağabeye. Erzurum’a iner inmez de Van’a bilet alacaktı. Çok fazla sefer vardı, önceden bakmıştık tabii.

Şunu kesinlikle ifade etmeliyim: “Şikayet etme, bir hikaye inşa et” sözü, Muharrem ağabeyle mücessem olmuş, tanıyanlar, buna katılacaklardır diye düşünüyorum. Nihayetinde hepimiz TEK BİR GAYE için yoldayız. Samsun’dan yola çıkan, Bingöl’den yola çıkan ve tabi ki bizleri bu seyahate kışkırtarak yollara düşürüp Şanlıurfa’dan yola çıkanlar… hepimiz yollardayız abi… YOLUMUZ GÜZEL, YOLA ÇIKTIKLARIMIZ GÜZEL, bizi yollara düşüren DERDİMİZ GÜZEL…

Evet, Diyarbakır’dan Van’a doğru hakiki ANADOLU RUHUNU GÖSTEREN ÜÇ TEMEL ETNİK UNSURun numuneleri; müslüman Arap-Türk-Kürt kardeşler birlikte yoldalar. İçlerinde en küçük kardeş ben olduğum halde en güzel yeri (arka koltuk, ortada dirseklik minder de var) bana verdiler. Bu insanlar günümüz kariyerimiz toplumunda gayet iyi konumları olan insanlar ancak bu insanlar kariyerleriyle yaşamıyorlar, DERTLERİYLE DERVİŞANE yaşıyorlar. O kadar hassaslar ki kimseyi incitmemek için adeta çırpınıyorlar.

Tam hazırlıklı gelmişler. Arabada kek, kraker ve daha neler neler… önde Aziz ağabeyin önünde büyük termos çay. Yanıbaşında çay için cam bardaklar… Müslümanca, hayatlarından zevk alarak yaşıyorlar.

Araya Aziz ağabeyin seyahate nasıl dahil edildiğini de eklemeliyim. İsrafil ağabey, Çarşamba günü Aziz ağabeyi arıyor. Yarın izin al, akşam da dost meclisine hazırlıklı gel çünkü akşam eve uğramayacağız. Niçin? Nereye gidiyoruz soruları yok. Tamam abi, başım üstüne, bu kadar..! ANADOLU RUHU BUDUR ABİ. Banane abi medyanın abartarak sunduğu yapay ve sahte gündemlerden..! Çok iddialı birşey söylüyorum: ANADOLU RUHU BİZİZ: Muharrem ağabeydir, Aziz ağabeydir, İsrafil ağabeydir. Hakiki gündem biziz abi. Gazetelerde ki kötü haberler… bizi ALDATAMAZ..! Bizler… yüzlerce yıllık ruh dinamiklerimizin izini sürüyoruz, dolayısıyla bizim GÜNDEMİMİZ, GERÇEK VE HAKİKİ..! Biz sahte algılara TESLİM OLMAYIZ, OLAMAYIZ ABİ..!

Yolumuz uzun. Derdimiz büyük. Tek eksiğimiz, çayımızın büyük termosta olmasına rağmen az olması. O kadar da olsun. Sohbet ediyoruz derin mevzuları. Ara ara yükseliyor ara ara da duruluyoruz. Ama hep aynı hassasiyet: GÖNÜL İNCİTMEME…

Sabah namazına yakın Van’a giriş yaptık. Biraz uyuduk otogarda arabanın içinde. Sonra namazımızı eda ettik. Çay ve simit yedik bizi idare edecek kadar. Saat 09:00’da Yusuf hoca ve hocayla birlikte çılgın kardeşimiz Şehmus gelecekti. Van’da programı düzenleyen üniversite hocaları (bilhikem; üniversitede talebenin önünü açacak işler yapıyorlar bu vesileyle dertli hocalar..) öncülüğünde kahvaltı programına katılacaktık Edremit Seyir Tepesinde.

Hocaların soruları… katkıları vesilesiyle çok lezzetli bir kahvaltı sohbeti gerçekleşti. Van’da Sağlık Memuru olarak görev yapan hamiyetli Umut kardeşle Şehmus kardeş de hizmet ettiler, sağolsunlar. Umut kardeş, MTO vesilesiyle Van’ı ayağa kaldıracak inşaallah.

Kahvaltıdan sonra tarihi bir camii olan Hüsrev Paşa Camii’nde cuma namazımızı kıldık. İmam efendi, genç müezzin kardeş Yusuf hocaya ilgi gösterdiler, çay ikram ettiler. Daha sonra üniversite hocalarının mihmandarlığında üniversite konferans salonuna geçtik. İsrafil ağabeyi bırakıp Aziz ağabeyle Muharrem ağabeyi otogardan almaya gittik. Musafaha ettik. Sohbet ettik, neşelendik, mesrur olduk Muharrem ağabeyi görünce.

Konferans, talebe buluşması (sadece namazlar için ara veriliyor, neredeyse hiç boşluk yok..!) ve sonrasında İlim Yayma Cemiyeti Van Şubesinde yemek ve yine program. O kadar uykusuzuzki gözlerimizi zor açık tutuyoruz. İsrafil ağabey bir ara oturarak uyudu. Oturduğum kanepenin arkası boş ve uyumaya çok elverişli. Uyuyayım mı, uyumayayım mı diye kararsız kaldım ancak uykuya yenik düştüm. Yarı baygın bir şekilde kanepenin arkasında biraz kestirdim.

Tabii Yusuf Kaplan yine coşmuş. Coşkun bir şelale gibi akıyor. Şikayet etmiyoruz, yanlış anlaşılmasın. Hocanın peşine takılacaksan RAHATI UNUTACAKSIN, BU KADAR…!

Van’da okul öncesi öğretmen olarak atanan Yasir kardeşimiz de; İlim Yayma Cemiyeti’ndeki programa katıldı. Kendisine misafir olmamı istedi. Onun için sabah erken saatlerine yer aldık, akşam ki seferimizi sabaha erteledik. Ona sözümüz vardı, böylece onu da tutmuş olduk. Yasir kardeşimiz de güzel bir kardeş diğer kardeşlerimiz gibi. Çok güzel Müslüman gençlerimiz var, bunların bu karmakarışık hayatta dik durmaları için yardımcı olmak lazım. Helal, meşru ve uygun kanallar aracılığıyla bu gençler evlendirilmeli. Evlenmek bu gençler için sadece imkan meselesi de değil. Birçok sorun var, bu, başka bir yazı konusu olduğu için detaylarına değinmiyorum. Sadece şu kadarını ifade edeyim. Bilhassa dertli ve sorumlu aklı başında insanlarımız, kadın-erkek gençlerimize sahip çıkmalı ve onları HELAL DAİREDE TUTMAK için İNSANÜSTÜ BİR ÇABA SARFETMELİLER..!

Güzel bir seyahatti. Bu güzelliğe vesile olan bütün herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum ve Allah(cc)’dan kendileri için şöyle niyazda bulunuyorum: Ya Rabbi! Bu güzel insanlara hem dünya da hem de ahirette güzellikler ihsan et.

Şunu eklemesem olmazdı. Bu yazıda kullandığım Yusuf Kaplan hocamızın fotosuyla herkese, bilhassa muallimlere bir mesaj vermek istiyorum. Yazıyı bitirdikten sonra Yusuf hocayla Şanlıurfa’ya giden Muharrem ağabeye attım. Sesli bir şekilde okumasını rica ettim. Muharrem hoca, direk telefonu hocaya vermiş yazıyı okuması için. Şehmus kardeşte fotoyu çekmiş. Fotoğrafta da dikkat edilirse, Yusuf hoca, benim gibi amatör bir yazarın yazısını dikkatle okuyor. Neden? Çünkü talebelerini BİRİCİK görüyor ve gücünü aşacak bir şekilde her bir talebeyle ilgilenmeğe çalışıyor. Ey muallimler… talebeye bir şey vermek istiyorsanız, TALEBELERİNİZİ BİRİCİK GÖRÜN VE BUNU ONA HİSSETTİRİN…

Seyfullah Yiğit

1988'de Bingöl'de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini memleketinde tamamladı. Çankırı'da Uluslararası İlişkiler Bölümünü okudu (2009-13). İstanbul Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisansını tamamladı (2014-16). İstanbul Ticaret Üniversitesinde aynı bölümde başladığı doktora programını yeterlilik sınavına girdikten sonra bıraktı. Ticaret ve ziraat'le iştigal etmektedir. Evli ve üç çocuk babasıdır. Oku-mak için OKULLU olmaya gerek olmadığına inanmaktadır.

View Comments

  • Hayırlı geceler Seyfullah kardeş. Öncelikle Twitter'da paylaştığınız anılarınızı bu şekilde yayınlıyorlar olmanız harika olmuş.
    Çünkü Bizim okulumuz mto da kalıplaşmış cümlelerin dışında samimi anılar ve bu anıların paylaşılması gençlere de örnek teşkil ediyor. Her zamanki gibi gayretinizi, çabanızı samimiyetinizi ve heyecanımızı okurlarınıza hissettirmişsiniz, her bir satırına okurken yaşadım adeta. Yusuf hocamız işte bu!!!
    Kendisindeki coşkuyu heyecan ve samimiyeti biricik talebelerine de sirayet ettirmiş. Rabbim bu yol üzerinde ayaklarımızı sabit kılsın, heyecanımızı diri tutsun, ve ümmetin dirilişine vesile olsun...
    Bilvesile hayırlı geceler. Bâki selamlar.

    Sevda Aktürk

    • Hayırlı geceler hocam. Çok teşekkür ederiz. Allah(cc) razı olsun. Yazdıklarınıza dua niyetine ve hepimiz için AMİN diyoruz. Selam ve dua ile... Allah'a(cc) emanet olun.

  • Maddeten bu yolculukta olsam anacak bu kadar hisseder ve dert sahibi olurdum ancak. Allah Razı olsun Ağabey...

Recent Posts

KUR’AN TİLAVETİNİN BAŞ ÜLKESİ MISIR’A SEYAHAT…

Burası Mısır mı? 5 Kasım Salı’yı, 6 Kasım Çarşamba’ya bağlayan gece Mısır’ın güney şehirlerinden olan…

3 hafta ago

KUR’AN TİLAVETİNİN BAŞ ÜLKESİ MISIR’A SEYAHAT…

Neden Mısır? Hikayesi olmayan bir şey var mı diye sormama gerek yok, çünkü her şeyin…

1 ay ago

MAKBUL ŞAHSİYETLERİN AYKIRI GİBİ GÖRÜNEN SÖZLERİNE DAİR..

(Prof. Dr. Metin Yiğit hocamızın kaleminden çok önemli ve insaflı bir yazı…) Yaşadığı zamanın Taftazanisi ve Seyyid…

2 ay ago

ERZİNCAN KAMPI

(MTO Akademik Yaz Kamplarının ilki olan Erzincan Kampını, MTO Erzurum Erkek Talebe Temsilcimiz Hüseyin Albayrak…

4 ay ago

HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR..

(Prof. Dr. Metin Yiğit kaleminden…) Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler.…

6 ay ago

İSKİLİPLİYİM BEN…

         Samsun’da ikamet eden Samsun Medeniyet Tasavvuru Okulu (MTO) Temsilcimiz Muharrem Kartancı hocamız, memleketi İskilip…

11 ay ago