Yanlış yerlerde deva aranıyor. Uzmanlar taifesi ifrat-tefrit derecesinde kıymet görüyor. Kıymetin ölçüsü maddiyat olunca sıradan görünümlü ama derinlikli insanlar nazarlardan kaçabiliyor. İnsanlar neden kaliteyi popüler olmakta arıyor anlamıyorum. Popülizm denen afet bütün yerküreyi etkisi altına almış maalesef! Her alanda daha çok tanınan, popülerliği daha çok olan kaliteli oluyor.

Oysa hayatın içinde ama popüler olma araçlarından uzakta olan nice yüksek kaliteli insanlar var… sohbetleriyle, nazarlarıyla insanlara Rıza-i İlahi için rehberlik yapan ve hiçbir maddi talepte beklemeyen kahramanlar bunlar… neden bu insanlar yanıbaşımızda dururken, para için insanların sıkıntılarını dinleyen çoğuna da çözüm bulamayan sözde uzmanlara insanlar koşuyorlar, yazık değil mi? Üzülüyorum…! Bilhassa ehli iman için çok üzülüyorum; neden bizi büyütecek olan ızdıraplarımızdan uzaklaşmak istiyoruz? Neden ızdıraplarımızı, sıkıntılarımızı sevmeye çalışmıyoruz, neden onların ateşinde pişmek istemiyoruz, nedennn?

Benim üstadım Bediüzzaman, ızdıraplarını sevdi. Onun üstadları olan bütün ehli iman büyükleri ızdıraplarını sevdi. Biz niye ızdıraplarımızı sevmeyelim ki? Küçük şeylerden dolayı bile niye haplara… doktorlara kendimizi mahkum edelim? Etrafa bakın; insanları Allah için dinleyen, Allah’ı yine Allah için anlatan insanlar var. Kâmil insanlar, Veli insanlar, Salih insanlar var…! Gidin onlara…! Koşun…! Halisane bir şekilde istifade etmeye çalışın…!

Babam dün anlatıyor; ben 20 yaşındayken falan köyde imamdım. Salih abi ve Ramazan abi vardı. Bunlar neredeyse babam yaşındaydılar ama benim dostlarımdı. Onlar Salih insanlardı. Saf köylü insanları ancak imanları kale gibi sağlam. Onlardan çok istifade ettim diyor ve onlar da gözlerimle velilik emareleri gördüm, garip insalardı… bende Ramazan abiyi gördüm. Kendisine temas edince farklı bir hal olduğunu hissedebiliyordunuz. Kırışık yüzüyle tebessüm edince ayrı bir güzellik ortaya çıkıyordu. İddialı değildi. Sadeydi ama derindi. Halî, görebilene çok şey anlatıyordu…!

Uykusuz kalınca korkuyorlar, aşırı stresli olunca korkuyorlar, mutsuz olunca korkuyorlar…. nedir bu korkular…? Sonra da hemencecik doktora ve eczahaneye koşuyorlar. Durun hele biraz. Öyle hemen doktora, eczaneye gitmeyin. Belki bu musibetler… size hayırlı bir yolun habercisidir. Sabrederek hayrı isteyin Ondan. Manevi hastalıklarda, manevi olarak ekserisi hasta olan doktorlara gitmeyin, gidip de ilaçlara mahkum olmayın. “Arama, ilaç yok eczahanede; O var!” diyen Necip Fazıl’a kulak verin. Doğru rehberlere başvurun. Onlar size devayı gösterecektir biiznillah.

Hülasa; “dost istersen Allah yeter. Evet, O dost ise her şey dosttur” sözünü tecrübe eden zatın rehberliğinin de manevi hastalıklarda eşsiz bir rehberlik olduğunu ifade etmeliyim. Eser meydanda, müellifin hayatı meydan da. Bunları Allah Teâla için anlatanlarda meydanlardadır elhamdülillah… her şeyi para için yapmaktan, maneviyatı suistimal etmekten ve bunlarla karşılaşmaktan Allah Teâla’ya sığınırım. Bizleri muhafaza et Ya Rabbi!

Selam ve dua ile..

Share:

administrator

1988'de Bingöl'de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini memleketinde tamamladı. Çankırı'da Uluslararası İlişkiler Bölümünü okudu (2009-13). İstanbul Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisansını tamamladı (2014-16). İstanbul Ticaret Üniversitesinde aynı bölümde başladığı doktora programını yeterlilik sınavına girdikten sonra bıraktı. Ticaret ve ziraat'le iştigal etmektedir. Evli ve üç çocuk babasıdır. Oku-mak için OKULLU olmaya gerek olmadığına inanmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir