Büyük Dava ( Maarif) İçin Ayağa Kalkmak, Doğrulmak ve Dirilmek Gerekir: Bu Şuur’dur.

Her asırda “Korkma!” diye seslenildi ruhlarımıza! Büsbütün bedenlerimize, masumiyetimize; mazimizden tutun da ati’mize üşüşen bedbahtlara, cehalet elçilerine ve köle olmuş karanlık ruhlara rağmen çağa meydan okuyacak, çağa seslenerek çağın çağrısını kuracak, çağa çağlayarak akacak ve her türlü çağ dışılığı kardeşlik ve iman çerağında etkisiz ve yetkisiz kılacak; çağı rahmetle bezeyecek öncü kuşaklara mazhar oldu bu nida-ı kut.

Ben(i)liğini görebilmek, kendine dönmek, kendin olanı fark etmek; farkı ortaya koymak; farkı fark ettirerek farkındalık ortaya koymak adına kabuğuna yani yalnızlığına çekilmek gerekiyordu bir süreliğine kendi mağarasına, ‘’bir varmış bir yokmuş’’un sonsuzluğuna… Katılanlar için birer sığınak, kendine çekidüzen vermek için içimize çekilebileceğimiz bir ’’kurtuluş mağarası’’ misyon ve vizyonunu üstlenmişti Kocaeli İstişare ve Diriliş Kampı ve öyle de oldu.

Karar, azim ve gayret şahikasından mütevellit doğacak hakikatin mücadelesi için derin nefes almak, derin nefesin ilah-i hikmetiyle; nefessiz, belki de bir soluk nefesi kalmış hayatın karabasan boğuculuğuna nefes verebilme, hayat bahşedebilme dolasıyla ruhlara sarsıcı uyanış, diriliş aşılama mefkûresiydi bu.

Kampın, kendimizi esaslı inşa edebilmek, köklerine bağlılığın vaadini yerine getirebilme, misakını tazeleme, öz-de’n tevarüs olunmuş tebşire ulaşabilme gayesiyle bilgi ile mücehhez, ameliyle temsil-i imtisal, fikirleriyle de durağanlığın önünü açabilecek; Müslüman olabilme ve Müslümanca yaşabilme coşkusunu dimağlara şimşek gibi çakabilen tesirde olması kalplerimizde karşılık bulmuştu.

Yusuf Kaplan hocam bir yandan moderatörlük yapıyor diğer yandan talebeleriyle birebir ilgileniyor ve her soruya cevap veriyordu. Üşenme nedir bilmiyor, üşenme sözcüğü üzerinden sakıt olmuş bir insan görüyorduk. Talebelerini pür dikkat dinliyor; bıkmadan, usanmadan hem de… 

Ne ve nasıl yapılması noktasında gerekli tavsiyeleri sarih ve bedihi bir şekilde anlatıyor, adeta yol haritası çıkarıyor, yol oluyordu. Mola verme ihtiyacı duymuyor, mola esnasında da talebelerinin sorularını ve sorunlarını dinliyor, hatta yemek yerken dahi dinlemeye devam ediyordu. Bir hoca ancak bu kadar üstün meziyet gösterebilirdi. Tabii inanmış ve adanmış adam, her şeyinden geçmiş belli ki; yoksa ne mümkün, onca sorumluk altına girmek… Hayatımda gördüğüm en garip, bir o kadar samimi, içten ve sıra dışı biri… Hem devrimci hem de derviş adam

Kardeşlerimin her biri kendi başına, bazıları birkaç arkadaşı/kardeşi ile yakın ve uzak diyarlardan; kimisi uçak, kimisi tren, kimisi de hususi aracı ile gelmişlerdi. Mesafeyi umursamamış, birçoğu elindeki işi bırakıp hocalarının medeniyet çağrısına muhabbetle mukabele etmişlerdi. Bu insanlar diğerkâm; neslimizin vefalı, hamiyet sahibi yürek ülkesinin çocuklarıydı. Neşe dolu, kıpır kıpırlar; yürekten sarılmalar, kol kola gezmeler, birbirlerine sevgiyle bakmalar vs. daha nice sayamadığım güzel ahlaka şahit oldum onlarda. Gözden göze, gönülden gönüle ‘’Sırtımı yaslayacağım dağ, bu yolda yoldaşım ve kardeşimsin’’ diyorlardı birbirlerine. İhtiyacımız olanın öncelikle birati ruh olduğunu çok iyi biliyorlardı, nitekim uzun soluklu, hakikate varacak yol için ‘’Evvel refik bade’l tarik’’ düsturu gerekiyordu. Ve bu kardeşlerim ne yaptıklarının farkındaydılar…

Dünyanın içinde bulunduğu sefilliğe, rüsvalığa, tefessühe; bitmek bilmeyen doyumsuz iştihasından çekinmiyor ve asla korkmuyorlardı çünkü onlar güzel Müslüman’lardı!

Korkma!“dan ve inanaraktan yükseldi medeniyetimizin kurucu sütûnları… Bir kurtarıcıya doğru, insanlığın önünde yürünecek müjdelenmiş yol açıldı. Bu yol ki aydınlık oldu zihinlere ve kalplere, sardı sarmaladı yolunda yürüyenleri.

Bu yol vahyin yoludur!

Vahiy ile açılan yolumuzu idrak edebilmek için –ilahi şiar, nübüvvet şuuru ve âdemi şiir – üçlemesini idrak etmek, anlamına nüfuz ederek yaşabilmek ve anlatabilmek, istidad-ı marifet’ti en nihayetinde. Yusuf Hocamın, ‘’Bu ülkeyi İslâmi bir bilinçle yeniden kucaklayıp inşa edecek, dünyanın sorunlarını kendi sorunları gibi görecek, insanlığın yükünü omuzlarında taşıyarak nefes alıp verecek bir öncü kuşağı yetiştirmeliyiz.’’ veciz sözünü çağa yansıtabilmek için medeniyet diline uygun yeni bir model kurmak gerekiyordu. 

Bu kampta eğitimin; hakikatten uzak, millet ruhuyla bağları koparılmış, bize ait olmayan müfredat ve metotlarını etraflıca tanıyarak, tanımadığımızı ilan ettik. Varlıkta manayı yükselten, millet ruhunu mayalayanhikmetli münevver/mütefekkir yetiştirecek, disiplin ve ahlâk temelli bir model hakkında zihnimizde ‘Bir medeniyet tasavvuru’’ oluşturarak yön ve yöntemlerimizi belirledik

Düşünce dünyamızda ne yapmamız gerektiğinin bilincine varmış, yükü yüklenmiş kuşlar gibi maksada uçmayı bekliyorduk artık.

Bizim yükümüz, gelecek yüzyılı kuracak ve nesilleri (ne yaptığının bilinciyle) yaşatacak eğitim modelidir.

Bizler bu yükü dert edinmiş öncü kuşaklarız, Müslüman vakarını sinemizde hissederek mücadele ediyoruz ve edeceğiz.

Zafere odaklanmıyoruz, odak noktamız yapmamız gerekenlerde. Bunu nasıl ve ne şekilde tatbik edeceğimiz yolunu, yordamını; (köklerimizden beslendikçe tecessüm edeceğini) iyi biliyoruz. Dolayısıyla genelde tüm medeniyetlerin, hususiyetle kendi medeniyetimizindehlizlerine ineceğiz; kazmayı derine vurup önümüzü açacak fikirleri keşfedeceğiz, Sünnet-i Seniyye süzgecinden geçirerek medeniyetimizin inşa sürecini başlatacağız.

Yüce maarif uğruna yapacağız bunları çünkü ‘’Maarif, geleceği kuracak en esaslı marifettir’’ aforizması kâbilinde maksadımız; inanıyoruz ki Allah’ın tevfiki ve inayeti tahakkuk edecektir.

Diriliş meşalesini yaktık; artık yolumuzu aydınlatarak yürüme, bir hikâye inşa etme vaktidir.

Yeni başlıyoruz !..

Site Yönetiminden Not: İsrafil Bahar ağabey, Şanlıurfa Belediyesi’nde Şube Müdürü olarak hizmet eden dertli, entellektüel ve derviş bir MTO talebesidir.

Share:

4 Comments

  • Halil Eren, Aralık 9, 2022 @ 5:29 pm Reply

    Otun taşıma konusunda ne kadar yanlış bir cümle kurduğumu fark ettim Abim. Müsaadenle seninle yanmaya geleyim ben….
    Allah razı olsun, çok güzel ve zihin açıcı bir yazı olmuş. Devamını bekliyor olacağım…

  • İsrafil BAHAR, Aralık 9, 2022 @ 7:06 pm Reply

    Başımın üstünde, kalbimin içinde kocaman yeriniz var. Her daim beklerim kardeşim benim… Biz sadece karalıyoruz, karma ve çatma yazı sadece… Lakin sizin çok daha iyi ve esaslı yazılar yazacağınıza hiç şüphem yok.

  • Nurdan çeşme, Aralık 9, 2022 @ 8:45 pm Reply

    Bu nasıl güzel bir yazıdır abi… Yüreğine sağlık…
    Adiyat süresi aklıma geldi.
    Nefes nefese koşanlara,hızla çakarak ışık saçanlara,sabahlayanlara, tozu dumana katanlara,bir toplumun ortasına dalanlara…

    • İsrafil BAHAR, Aralık 10, 2022 @ 9:59 am Reply

      Teşekkür ederim kardeşim, varolun. Allah razı olsun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir