Geçen hafta Perşembe akşamından kararlaştırmıştık. Yarın sabahtan Norşin’e gidecektik annemlerle. Namaz sonrası yola çıktık. Hava kapalı. Yer yer de yağışlı.
Norşin (yeni adıyla Güroymak) tarihten günümüze önemli bir ilim havzası olma konumunu sürdüren nadir yerlerdendir. Seyda lakaplı Şeyh Abdurrahman et-Taği hazretleri (k.s.) Norşinin ilim havzası olma yolunda ilk adımı atmış büyük bir öncü şahsiyettir. Sonrasında yine Seyda’nın oğlu, Hazret lakaplı Şeyh Muhammed Diyauddin hazretleriyle (k.s.) bu gelenek günümüze kadar gelmiştir. Bu fakire de 2003 yılında 2-3 ay Seyda Şeyh Abdülkerim -k.s.- (2019’da kendi medresesinde şehit edildi) medresesinde kalmak nasip oldu.
Şehit Seydaya talebe olduğumda hovarda bir delikanlıydım. Kendisi de henüz evli değildi, gençti yani. Ancak olağanüstü bir İFFETİ vardı. Bu halini yıllar sonra daha iyi farkedecektim. Ve kendisinden kısa sürede bilhassa edebe dair öğrendiğim birçok şeyi yıllar sonra ÖĞRENDİĞİMİ İDRAK edecektim. İşte, o yıllarda Musab kardeşimi tanımıştım. O zamanlar talebeydi şimdi aynı medresede gönüllü olarak talebelere ders veriyor. Aynı zamanda müftülükte de vaizlik görevini yürütüyor. Temiz ve gayretli bir hocamız, dostumuz.
Cuma namazından önce Norşin’e vardık. Medrese’nin olduğu Erentepe mahallesine gittik. Tabi Cuma günü medreselerde ilmi tedrisat olmuyor, Cuma’ya hazırlık, kişisel ihtiyaçlar v.s. gibi şeyler yapılıyor. Medreseye uğramadan direk kabir ziyaretine gittik. Dualar yapıldı. Kur’anlar okundu. Elektrikli sobayı açıp biraz uzandım. Bunu paylaşmalıyım. Hayatımdaki en güzel, en tatlı uykularından birini yaşadım. Yaklaşık 30-40 dk. çok kaliteli bir uyku çektim. Mekanın manevi atmosferi, aşırı uykusuzluğum bir araya gelince güzel bir uyku (aslında yeni bir DİRİLİŞ..!) nasip oldu. Medreseye geldim. Molla Recep’le sohbet ettik. Hafızlık talebeleriyle ilgileniyor. Daha sonra Şehit Seyda’nın abisi Rafet abi geldi, kendisiyle hasbıhal ettik biraz. Sonra Seyda Molla Musabın vaaz verdiği camiye namaza gittim çarşıya. Hutbeye yetişebildim ancak.
Pasajın üstüne inşa edilmiş büyükçe bir camii. Hacı Mehmet Selim Özmen Camii’nin içinde, gerek hutbeden gerek vaaz kürsüsünde cemaat hocayı, hoca cemaati görebiliyor, arada kolon yok. Bu tarafı hoşuma gitti. Ancak camii, bizim medeniyetimizin her anlamda güzelliğini gösteren bir mimari kaygıya inşa edilmemiş, bunu ifade etmeliyim. Altında pasaj..! Ve camii ile etraftaki yapı birbiriyle kavgalı, uyum içinde değil. Gerçi memleketimizin her yeri genellikle böyle, maalesef..!
Namaz sonrası caminin hemen altında yirmi yıllık kitapçı dükkanı işleten (daha çok medrese talebelerine hizmet sunmak gayesiyle..!) ve aynı zamanda namaz kıldığımız camii de İmam Hatip olan Molla Salih hocayla sohbet ettik. Çaylar geldi, gitti. İlçe Müftülüğünde Şube Müdürü olan Mücahit hocayla tanıştık. Gönüllü bir MTO’lu. Kayıtları kaçırmış, derdimizi biliyor ve Yusuf Kaplan’a derdinden ve hizmetinden dolayı samimi bir muhabbeti var. Burada ne gerekliyse biz yapabiliriz sözünü verdi, sağolsunlar. Aynı zamanda hem Salih hoca hem de Mücahit hoca çok iyi bir okurlar..! Dostum Molla Musapta aynı şekilde. Çok yönlü okumalar yapıyorlar. Tabii Salih Hoca’nın kendine özgü biri olan görev arkadaşı Ali hocaya da değinmeliyiz. Çay sohbetimizde o da vardı. ‘Asr-ı Saadet’ten 365 Güne bir ayet, bir hadis, bir kıssa, birkaç hisse’ kitabını inceledim biraz. Dostum Molla Musab incelik gösterip kitabı alıp bize hediye etti.
Ali hoca hariç bu ekip, iki gün önce iade-i ziyaret yaptılar Bingöl’de iş yerimize gelerek. Ali hocanın yerine bu sefer Kamuran hocayla ekip yine tamamlanmıştı. İki haliyle de çok güzel bir ekip. O kadar güzeller ki kendi güzelliklerinin farkında değiller..! Bu karşılıklı gidiş gelişler birbirimize destek olacak, insanlara daha fazla faydalı olmamamızı sağlayacak, güzelliklerin dışarıya daha çok akmasına vesile olacak inşallah.
Dostumuzla yemek yerken yine ilim-irfan-hikmetle ilgili şeyleri konuştuk. Sıkıntıları… yapılması gereken şeyleri… ve tabi ki nihayeti güzel şeylerle bağladık, UMUTLANDIK. Yine ayrılık vakti geldi. Birçok güzelliği heybemize doldurarak dostumdan ayrıldık. Tekrar medreseye geldim. Babamın şeyhi ve aynı zamanda on yıllarca dostluğu devam eden merhum Şeyh Muhammed Hafidin (k.s.) oğlu Ömer abiyle sohbet ettik bir parça. Vakit dar olduğu için müsaade isteyip ayrıldık. Geleneksel ve kendilerine özgü, benim de çok sevdiğim ekmeklerinden hediye ettiler. Ve Norşin’e zahirde veda ettik ancak kalbimizde ise biraz daha yaklaştık.
Selam ve dua ile…
Burası Mısır mı? 5 Kasım Salı’yı, 6 Kasım Çarşamba’ya bağlayan gece Mısır’ın güney şehirlerinden olan…
Neden Mısır? Hikayesi olmayan bir şey var mı diye sormama gerek yok, çünkü her şeyin…
(Prof. Dr. Metin Yiğit hocamızın kaleminden çok önemli ve insaflı bir yazı…) Yaşadığı zamanın Taftazanisi ve Seyyid…
(MTO Akademik Yaz Kamplarının ilki olan Erzincan Kampını, MTO Erzurum Erkek Talebe Temsilcimiz Hüseyin Albayrak…
(Prof. Dr. Metin Yiğit kaleminden…) Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler.…
Samsun’da ikamet eden Samsun Medeniyet Tasavvuru Okulu (MTO) Temsilcimiz Muharrem Kartancı hocamız, memleketi İskilip…